Perşembe, Eylül 08, 2016

MİT TIR'ları savcısınının avukatının evinden 13 çuval evrak çıktı


MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan, avukat Tanrıverdi'nin Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki evinde yapılan aramada 'devlet sırrı' niteliğinde 13 çuval evrak bulunduğu öğrenildi.




MİT TIR'larının durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık ile tutuklu savcılar Özcan Şişman ve Aziz Takçı'nın avukatı Alp Değer Tanrıverdi, gözaltına alındı. Tanrıverdi'nin Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki evinde yapılan aramada 13 çuval evrak bulunduğu öğrenildi.


25.80.2016: MİT TIR'larını durduran müdür olarak tanınan ve meslekten atılan eski KOM Şube Müdürü Halil Dağ tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Adana'da aralarında emniyet müdür yardımcılarının da bulunduğu FETÖ üyesi 59 polisten 43'ü tutuklanarak Kürkçüler Cezaevi'ne konuldu. Cuntacıların kullandığı gizli yazışma programı 'ByLock' kullandıkları belirlenen isimler arasında MİT TIR'larını durduran müdür olarak tanınan ve meslekten atılan eski KOM Şube Müdürü Halil Dağ, meslektaşlarını ve eşlerini dinleten eski Terörden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı İsmail Bilgin ile ile eski Adana Valisi Mustafa Büyük'ün korumalığını yapan komiser Harun Şimşek de bulunuyor.


Yüksek maaşları bırakan pilotlar, TSK'ya geri döndü

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içindeki Gülen cemaati mensuplarına yönelik yapılan soruşturmalar sonucunda ihraç edilen pilotların yarattığı boşluk hava kuvvetlerinden ayrılan pilotların geri dönmesiyle kapatılacak.

Vatan gazetesinden Esra Can Sinav'ın haberine göre, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görev alan binlerce askerin ilişiği kesildi.

İşte bu noktada bir karar alınarak hava kuvvetlerinden ayrılan pilotlara yuvalarına dönmeleri için dönüş kapısı açıldı. Pilotlara dönüş imkanı veren bu karardan sonra ilk başvurular ise 6 Eylül tarihinde yapıldı. 6 pilot Ankara'daki karargaha giderek başvuruda bulundu. Başvuruyu yapanları ise Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal makamında ağırladı. Ardından bu anı ölümsüzleştiren fotoğraf internet sitesinde paylaşıldı.


 SİVİLDE AYDA 30 BİN TL KAZANIYORLARDI 

İlk başvuruları yapanlardan Haris Toğar, Doğan Mart, Ertan Uzun, Tolga Çınar, Ersoy Çil ve Mehmet Akif Öz, geçmişte TSK'dan ayrılmaları sağlanmış olan pilotlar. Bir diğer ortak noktaları ise sahip oldukları donanım sayesinde sivil havacılık sektöründe kendilerine hemen yer edinmeleri. Şimdi TSK'ya dönüş için başvuruda bulundular. Çoğu sivil havacılık sektöründe ortalama 30 bin TL maaş alırken neredeyse üçte bir maaşa dönmeyi hiç tereddüt etmeden düşündüler. Onların ifadesiyle ‘Kalbimizin sesini dinledik, çünkü TSK'ya gönül borcumuz var."

 MASA BAŞI ÇALIŞAMAZDI

Hava kuvvetlerine dönüş yapmak için başvuran bir diğer eski ordu mensubu Hava Pilot Binbaşı Doğan Mart, 2 Şubat 2009 yılında orduyla ilişiğini kesti. Binbaşı olduktan sonra yaş prosedürü sebebiyle aktif pilotluktan karargah görevine çekileceğini düşündüğü için istifa eden Mart, "Pilotlar için karargahta masa başında çalışmak zordur" dedi. Mart, geri dönme sebebini şu sözlerle ifade etti: "Beni geliştiren, yetiştiren ve bana emek veren hava kuvvetlerinin verdiği bu zor sınavdan sonra, gerçekten gönülden bağlı olan mensuplarına ihtiyacı olduğunu hissettim. Elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım." 

'GÖREVİMİ ENGELLEDİLER, BIRAKTIM' 

Uzun seneler Çiğli'de uçuş öğretmenliği yaptığını söyleyen Hava Pilot Binbaşı Haris Toğar şunları söyledi: "15 Temmuz'dan sonra beraber çalıştığım, çok yakın arkadaşlarımın FETÖ'nün adamları olduğunu öğrendikten sonra gerçekleri anladım. Bu insanlar beni pasifleştirdiler, en etkin zamanımda harekat merkezine çekerek asıl görevimi yapmamı engellediler. Bende mecburi hizmet süremi doldurunca ayrılma kararı aldım" dedi. Hava kuvvetlerine tekrar dönme nedenini ise şu sözlerle anlattı: "Ben inşaat işçisi bir babanın çocuğuyum. Bu ülke beni askeri lisede, Hava Harp Okulu'nda okuttu. TSK şu anda yaptığım işi, ailemin rızkını kazandırdı. Orduya tekrar dönerek hizmet etmek boynumun borcu." 

AÇIĞI KAPATMAK İÇİN 3 FORMÜL

Türk Hava Kuvvetleri pilot açığını kapatmak için hava kuvvetlerinden ayrılan pilotların dışında iki yöntem daha uyguluyor. Bunlardan bir tanesi pilotaj eğitimi veren üniversiteler öncelikli olmak üzere üniversitenin ara sınıf öğrencileri alınacak. Diğer bir seçenekte ise, pilotaj bölümlerinden mezun olmuş pilot adaylarının alımı yapılarak personel açığı kapatılmaya çalışılacak. İlk olarak pilotaj eğitimi veren üniversiteler öncelikli olmak üzere üniversitenin ara sınıf öğrencileri alınacak. Dört yıllık eğitim ve öğretimlerini başarıyla tamamlayan adaylar lisans diplomasına sahip pilot adayı teğmenler olarak mezun olacak. 

'TUZAK KURDULAR'

Binbaşı Ersoy Çil, gönül verdiği pilotluktan FETO yüzünden ayrılmak zorunda kalanlardan. F4 savaş uçağı pilotu olan Çil'i TSK'dan uzaklaştırmak için çok uğraşmış FETÖ. Onun ağzından hikayesini dinleyelim: "2008 yılında Malatya'da görev yaparken internet üzerinden tuzak kurdular bana. Kuzenim olmayan bir kişiyi kuzenim gibi gösterdiler ve bu kişinin terör örgütü ile bağlantısı olduğunu iddia ettiler. Ancak yaptıkları bununla sınırlı kalmadı. 2010 yılında ise Ergenekon terör örgütü üyesi iddiasıyla benim ve eşimin telefonlarını dinlemişler. Bunda da başarılı olamayınca 2014 yılındaki rutin sağlık kontrolleri sırasında TSK ile ilişiğimi kestiler. Çünkü kontroller sırasında yüksek tansiyon tespit ettiler. Mayıs ayında yapılan kontrolde, şimdinin FETÖ firarasi kardiyalog bende yüksek tansiyon bulunca uçamaz raporu verdi ve ardından TSK ile ilişiğim kesildi. 2015 yılının ocak ayında ise sivil havacılığa geçtim. Yapılan sağlık kontrollerinde ne tansiyon ne de başka bir sağlık sorunu çıktı. Özel sektörde uçmaya devam ediyorum." 

'GÖNÜL BAĞIM VAR' 

Ersoy Çil, TSK'ya neden döndüğünü şöyle anlattı: "Babam asgari ücret ile 4 çocuğunu okuttu. Beni ailem ve bu halkın vergileri okuttu. Bu üniformayı devletim sayesinde giyebildim. Kalbimin sesini dinledim ve gönül bağım olan TSK'ya dönüş için başvuru kararı verdim." 

'BURASI BABA OCAĞI' 

Hava Pilot Binbaşı Ertan Uzun. Uzun ordudan ayrılmadan önce Eskişehir'de 111. Filo'da pilotların kalkış uçuşlarını gerçekleştiren pilot olarak görev yaptığını söyledi. Son darbe girişiminden sonra gelişen süreç üzerine bu kararı aldığını ifade eden Uzun, "Ben Artvin'in Şavşat ilçesinde bir dağ köyünden çıktım. 

Annem ve babamdan sonra sahip olduğum her şeyi hava kuvvetlerine borçluyum. Burası benim baba ocağım. Ocağımızda bir yangın çıktı, bizde bu saatten sonra elimden gelen her şeyi yapmak için geri dönmek istiyorum" dedi.

İddia edildiğine göre; Yasal terörist grubu olan YPG, sınır karakoluna ateş açılmış...

Reuters haber ajansı tarafından, Suriye'de Kürtlerin kontrolündeki bölgelerden Afrin'in karşısındaki Soylu Karakolu'na dün gece Suriye tarafından PYD'lilerce tüfekle ateş açıldığı ve TSK unsurlarının aynı şekilde karşılık verildiği belirtildi.

Suriye İnsan Hakları Gözlem Örgütü, bölgedeki Kürt yetkililere dayandırdığı açıklamasında Afrin'in Türk topçu ateşi ile vurulduğunu ve 6 kişinin öldüğünü duyurdu.

Bu iddianın sorulduğu bölgedeki askeri yetkililer dün gece Afrin'in karşısında bulunan Soylu Karakolu'na karşı taraftan PYD unsurları tarafından piyade tüfeği ile ateş açıldığını ve angajman kuralları gereği aynı şekilde piyade tüfeği ile misliyle karşılık verildiğini belirtti. 

Askeri yetkililer, Afrin bölgesinin Türk Hava Kuvvetleri ya da topçu ateşi ile vurulması gibi bir durumun olmadığını belirtirken, açılan ateş sonucu karşı tarafta ölü ya da yaralı olup olmadığı konusunda bilgilerinin bulunmadığını ifade etti.

Yeniçağ Yazarlarına Gözaltı

Gazetemizin yazarlarından Servet Avcı, Adnan İslamoğulları ve Yavuz Selim Demirağ dün sabah saatlerinde gözaltına alındı. 3 sayfalık bir ihbar mektubuyla gözaltına alınan yazarlarımızdan 2'si serbest bırakılırken Adnan İslamoğulları hala gözaltında.Kaynak: Yeniçağ Yazarlarına Gözaltı

Yeniçağ Gazetesi yazarları Servet Avcı, Adnan İslamoğulları ve Yavuz Selim Demirağ emniyetten herhangi bir davet olmadan sabahın erken saatlerinde evlerinde gözaltına alındı. Bir diğer yazarımız olan Kürşat Zorlu'ya da gözaltı kararı çıkarıldığı öğrenildi.

Gözaltıların FETÖ soruşturması kapsamında yapıldığı belirtiliyor. Ülkücü-milliyetçi kimlikleriyle bilinen, her zaman cemaatin karşısında yer almış gazetemizin sembol isimlerinin böyle bir soruşturmaya dahil edilmesi büyük tepki çekti.

Hayatlarının her döneminde Ülkücü Hareket'in mensubu olmaktan gurur duymuş, bu uğurda bedeller ödemiş insanların, sadece muhalif oldukları için FETÖ kapsamında gözaltına alınması şaşkınlık yarattı. 

SPOR SALONUNA GÖTÜRÜLDÜLER

Evlerindeki bilgisayarlara el konulan yazarlarımızın, Başkent Spor Salonu’na götürüldükleri öğrenildi. 

YENİ GÖZALTILAR

Dün sabah saatlerinde gazetemiz yazarlarının gözaltına alınmasıyla başlayan operasyonlara yeni isimler eklendi. Milliyetçi camianın yakından tanıdığı Rubil Gökdemir, eski milletvekili Turan Yaldır, Alper Aksoy gibi isimlerin de gözaltına alındığı öğrenildi.

APUHAN VE ÇORALIK'A GÖZALTI

MHP 26. Dönem İstanbul Milletvekili Adayı Şevket Apuhan ve sosyal medya fenomenlerinden Kerim Çoraklık'ın da gözaltına alındığı haberi geldi.

HAKARET GİBİ GÖZALTI GEREKÇESİ

FETÖ soruşturması kapsamında millyetçi kalemlere yönelik kurulan kumpas siyasileri de sıçradı. Bahçeli'ye muhalifliğiyle bilinen Rubil Gökdemir de gözaltına alınanlar arasında. Gökdemir'in kızı Elif Gökdemir sosyal medyadan yaptığı açıklamada "FETÖ kapsamında bir partiye sızma girişimi" suçlamasıyla babasının gözaltına alındığını yazdı.
Kaynak: Yeniçağ Yazarlarına Gözaltı

Pazartesi, Ağustos 22, 2016

Milli Eğitim Bakanlığı, ülkelerini terk etmek zorunda kalan ve Türkiye'ye göç eden Suriyeli çocukların eğitimlerinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi amacıyla yeni bir yol haritası izleyecek.

MEB yetkililerinden edinilen bilgiye göre, Bakanlık, 2016-2017 eğitim öğretim yılında, temel eğitim çağındaki (geçici koruma altındaki Suriyeliler, uluslararası koruma altında olanlar ve son dönemde vatandaşlık hakkı almış Türkçe dil becerisi yeterli olmayan) Suriyeli öğrencilerin bakanlığa bağlı resmi ve özel okullara kayıtları konusunda daha kapsamlı çalışmalar yapılmasını planlayarak, MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü'ne bağlı okullarda valiliklerce alınacak tedbirlere rehberlik etmek üzere yol haritasını 81 il valiliğine gönderdi.
Çalışmalar kapsamında, Bakanlık, göçmenlik statüsüne bakılmaksızın Türkiye'de yaşayan tüm çocukların nitelikli eğitime erişimi için gerekli tedbirlerin alınmasını planlıyor.
SURİYELİ ÇOCUKLAR İÇİN MEB'DE YENİ BAŞKANLIK
4 yıldır Suriyeli çocuklar için yürütülen çalışmaların devamı olarak MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünce ‘Göç ve Acil Durum Eğitim Daire Başkanlığı' oluşturuldu.
Ülkelerinde savaş ve ekonomik şartlardan dolayı fiziksel veya psikolojik travma yaşamış, eğitimlerine ara vermiş veya hiç başlayamamış Suriyeli çocukların okullara kayıtlarının yapılması ve eğitim ortamlarına uyumlarının sağlanmasında suçlama, dışlama ve ayrıma maruz kalmamaları için öğretmenler, okul yöneticileri ve diğer personelin farkındalığının artırılması amacıyla hizmet içi eğitim verilecek ve bunun için okul rehberlik ve psikolojik danışma servislerinin desteği sağlanacak.
Fiziki imkanları yeterli geçici eğitim merkezlerinde yeni ilkokullar açılacak. Yeterli olmayan geçici eğitim merkezlerinde ise en yakın ilkokul ile ilişkilendirilmiş sınıflar oluşturularak, ana sınıfları ve ilkokul birinci sınıflarda MEB müfredatına geçilecek.
Talep olması ve valiliklerce uygun görülmesi durumunda ise geçici eğitim merkezlerinde ortaokul açılması veya en yakın ortaokul ile ilişkilendirilmiş sınıflar oluşturulması amacıyla MEB müfredatına geçilebilecek. Ara sınıflarda da Türk eğitim sistemine uyumu hızlandırmak amacıyla MEB'e bağlı okullara geçiş teşvik edilecek, geçici eğitim merkezlerinde kendi dillerinde eğitimlerini sürdüren öğrencilerin ileriki yıllarda geçiş ve uyumlarını kolaylaştırmak için yoğunlaştırılmış Türkçe dil öğretimine devam etmeleri sağlanacak.
Okullarda öğrenimlerine devam eden Suriyeli öğrencilerin isteğe bağlı olarak kendi dillerini ve kültürlerini yaşatmaları amacıyla ders saatleri dışında kendi dillerinde eğitim programları uygulanabilecek. Bu kapsamda çalışmalar, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü koordinatörlüğünde yürütülecek.
Öte yandan, okullarda öğrenci artışına göre norm kadrolar güncellenerek, yeterli öğretmen ataması veya görevlendirmesi eğitim öğretim yılı başlamadan yapılacak.
BİRİNCİ SINIFLARA ‘İLK OKUMA YAZMA' MÜFREDATI
MEB, birinci sınıflarda Suriyeli çocuklara yönelik ilk okuma yazma müfredatı uygulayacak. Diğer sınıf düzeylerinde Türkçe dil becerileri zayıf olan öğrencilere yönelik ise Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü'nce Halk Eğitim Merkezleri aracılığıyla Türkçe dil kursları düzenlenecek.
İlkokul veya ortaokul çağında uzun süre eğitimden uzak kaldıkları için akademik beceriler yönünden bulundukları sınıf seviyesine göre yetersiz olan öğrencilerin sınıf seviyelerine uyumlarını sağlamak amacıyla okul ve çevre şartları da dikkate alınarak, MEB Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca günlük çalışma saatleri dışındaki zamanlarda, hafta sonu, yarıyıl ve yaz tatilinde Türkçe başta olmak üzere ihtiyaç duyulan derslerde yetiştirme kursu ve programları açılabilecek.
Söz konusu çalışmalarda görev alan öğretmenlerin ek ders ücretleri, MEB yönetici ve öğretmenlerinin ders ve ek ders saatlerine ilişkin kararın 8. maddesinde yer alan hükümlerine göre değerlendirilecek.
SURİYELİ ÇOCUKLAR TÜRKÇEYİ İYİ ÖĞRENECEK
Öğrencilerin Türkçeyi yaşayarak öğrenmeleri için Türkçe dil becerisi zayıf olan öğrencilerin sınıflara dengeli dağıtılmasına özen gösterilerek, diğer akranlarıyla kaynaşmaları sağlanacak.
Suriyeli öğrencilerin okullaşma oranlarının artırılması için yatılı bölge ortaokullarındaki boş kapasitenin kullanılması hususunda valiliklerin yerel imkanları değerlendirmeleriyle, il ve ilçe yatılılık komisyonlarınca bu öğrenciler pansiyonlara dengeli bir şekilde yerleştirilebilecek.
Suriyeli çocukların yatılı yerleştirileceği yatılı bölge okullarının, çocukların ailelerinin bulundukları şehirde olmasına dikkat edilecek ve gerekli sosyal ve kültürel uyum süreci de göz önünde bulundurularak, çocukların kaynaştırılmasına özen gösterilecek.


Haber durmaz durdurulamaz o nedenle; Bir sure buradan devam edeceğiz,  

Saygılar…    

Özgür Bağımsız Gazeteciler…

Askeri lise öğrencileri rütbelerini Atatürk'ün mozolesine bıraktı

Askeri lise öğrencileri haklarının geri verilmesi için Atatürk'ün mozolesine şapka ve rütbelerini bıraktı.

15 Temmuz gecesi meydana gelen darbe girişimi sonucu ilan edilen OHAL kapsamında alınan tedbirler sonucu mağdur olduklarını ifade eden harp okulu öğrencileri ve darbe girişimi gecesi gözaltına alınan öğrencilerin aileleri Anıtkabir'de bir araya geldi. Gözaltında tutulanların serbest bırakılması ve şu an sivil okullarda öğrenime devam etmek durumunda kalan öğrenciler haklarının geri verilmesi için Atatürk'ün mozolesine şapka ve rütbelerini bıraktı.
‘BİZ ASKERİ ÖĞRENCİLER OLARAK HAYALLERİMİZE HİÇBİR ZAMAN İHANET ETMEDİK'
Türk bayrakları ile yürüyüşe başlayan harp okulu öğrencileri, Anıtkabir'e ulaşınca bir dakikalık saygı duruşunda bulunarak ardından İstiklal Marşı'nı okudu. Öğrenciler adına yapılan yazılı basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
"15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nun olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirlerinin alınması ve Milli Savunma Üniversitesi kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Resmi Gazete'de 31/07/2016 tarihinde yayımlanan kanun hükmünde kararname olan KHK/669 kapsamında ilgili KHK'nın 5. maddesi ile Milli Savunma Üniversitesi'nin kurulduğu tebliğ edilmiş, 104. maddesi ile Harp Okulları, Kuleli Asker Lisesi, Maltepe Askeri Lisesi, Deniz Lisesi, Işıklar Askeri Lisesi'nden oluşan askeri liseler ve kara-deniz-hava astsubay hazırlama okullarının kapatılmasına 105. maddesi ile mezun olacaklar dahil olmak üzere bütün askeri okullarda okuyan askeri öğrencilerin okulları ile ilişkilerinin kesilmesine ve sivil öğretim kurumlarına naklen kayıtlarının yapılmasına karar verilmiştir. Hayalimiz şerefli subaylar ve astsubaylar olmaktı. Şerefimize hiçbir zaman halel getirmedik. Çünkü taşıdığımız üniforma bizim değil. Milletimizin namusunun ve tarihinin çelikleşmiş bir sembolüdür. Biz askeri öğrenciler olarak hayallerimize hiçbir zaman ihanet etmedik. Biz mağdur ve masum askeri öğrenciler olarak bu Cumhuriyete, bu millete, Cumhuriyetin temel değerlerinden demokrasiye her zaman öncelikle ulu önderimizi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün rotası olarak, tek millet, tek devlet, tek vatan ve tek bayrak ülkeleri doğrultusunda hizmet etmiş ve hizmet etmeye çalışmış kocaman bir aileyiz. Bununla birlikte bizi yarı yolda bırakanı hakkımızı savunmayan, bize destek olmayan komutanlarımıza, büyüklerimize, kırgınlıklarımızı da, huzurlarınızda ve Ata'mızın huzurlarında arz ediyoruz."
Askeri okulların eğitim-öğretim çalışmalarına yeniden başlamasını talep eden harp okulu öğrencileri, masum askeri öğrencilerin hakları gözetilerek yeniden bir güvenlik soruşturmasının gerçekleştirilmesi ile dönen öğrenciler arasında FETÖ üyeliği olanların kurumlardan tasfiyelerinin sağlanması ve KHK/669 kapsamında, okulları kapatılmamış fakat ilişkileri kesilme sürecine girmiş, askeri öğrencilerin arasında ilişkileri kesilme işlemi tamamlananlarının haklarının iade edilmesi ve okullarında eğitim öğretimlerine devam etmelerin zeminin oluşturulması, mezuniyete hak kazanmış ve görevlerine nasblarını bekleyen öğrencilerin görevlerine nasbedilmeleri ve ilişkileri kesilmemiş öğrencilerin ise okullarına dönerek eğitim-öğretim hayatlarına devam etmelerinin sağlanmasını talep ettiklerini belirtti.
ÇOCUĞU GÖZALTINDA OLAN ANNE DEVLET ERKÂNINA SESLENDİ
Hava Harp okulunda öğrenim gören ve darbe girişiminin ardından gözaltına alınan Furkan Demirci'nin annesi Zühre Demirci, kendisinin ‘şehit torunu' olduğunu belirterek, "Ben çocuklarımı milli duygular çerçevesinde yetiştirdim. Ben çocuklarıma ezan sesiyle birlikte adını koyarken Allah'ım devlete millete anaya babaya hayırlı evlatlar olsun dedim. Ben çocuğumu Allah'tan sonra gökyüzünün kartalı yeryüzünün sultanı diye gönderdim. Ben milli duygular çerçevesinde olan bir kadınım. Çocuğumun suçsuz olduğuna inanıyorum. Devlet büyüklerimin büyük bir badire atlattığını biliyorum. Bu badireyi atlatırken suçlu ve suçsuzu ayırarak, kurunun yanında yaşında yanmasını istemiyorum" dedi.
‘ÇOCUKLARIMIZI ATEŞİN İÇİNE ATTILAR'
Darbe girişimi gecesi, tatbikat var denilerek otobüslere bindirilen ve Tuzla'ya, oradan da Sultanbeyli'ye götürülen hava harp okulu öğrencilerinden Yusuf Emin Uyanık'ın annesi Emine Uyanık da Anıtkabir'e düzenlenen yürüyüşe katıldı. Çocuğunun şu an Silivri'de olduğunu belirten Uyanık, "Çocuklarımız gece 12.30'da kaldırılmış, götürülmüş ve çocuklarımız ateşin içine atılmış. Çocuklara denilmiş ki 'otobüse binin sizi tatbikata götürüyoruz'. Çocuklarımız hava harp okulu öğrencileri. Tuzla'ya geldiklerinde bakmışlar halk kalabalık. Çocuklara demişler ki 'teröristler var halk ayaklandı'. Çocuklar inmişler otobüsten ve halk ile birlikte İstiklal Marşı okumuşlar. Halk bunlara en büyük asker bizim asker diye tezahürat yapmış. Burası sizin için tehlikeli diyerek çocuklarımızı tekrar otobüse bindirmişler. Çocukları Sultanbeyli'nin en kalabalık yerine bırakarak gitmişler. Çocukları ölüme terk etmişler. Çocuklar orada taş yemiş, sopa yemiş, hakaret yemiş, aşağılanmış dövülmüş. Çocuklar diyor ki 'bizim hayatımızı, hayallerimizi, istikbalimizi, umutlarımızı, geleceğimizi çaldılar. En önemlisi bizim vatan sevgimizi çaldılar'. Soruyorum benim çocuğum neden Silivri'de? Yazık değil mi benim çocuğuma? Her geçen gün gidiyorum benim çocuğum biraz daha bitmiş. Benim çocuğum 'Anne ben yeni bir uçak projesi üzerine çalışacağım, yeni bir şeyler yapacağım ben ülkem için çalışacağım' diyordu. Başarılı olmanın sonucu bu mudur? Benim çocuğum tam burslu elektrik-elektronik mühendisliği kazandı. Sonucu bu mu olmalıydı? Benim çocuğum orayı tercih etti diye sonucu bu mu olmalıydı? Benim çocuğum kandırıldı. Bütün çocuklar masum hepsi kandırıldı. Lütfen sesimizi duyun. Cumhurbaşkanım, Başbakanım, yetsin bu zulüm bu ananın bu anaların gözyaşlarını duyun artık" diyerek gözyaşlarını tutamadı.
 
 
Haber durmaz durdurulamaz o nedenle; Bir sure buradan devam edeceğiz,  
Saygılar…   

Özgür Bağımsız Gazeteciler…